advertisement

Boğazın ortasında efsanelere konu olan muazzam bir yapı

958

Asya ve Avrupa kıtasını birbirine bağlayan İstanbul’un simge yapılarından olan Kız Kulesi, dördüncü yüzyıla kadar uzanan zengin bir tarihe ve hakkında söylenen onlarca efsaneye sahip. Bizce, Kız Kulesi, kesinlikle keşfedilmeye değer, oldukça ilginç bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.

Boğazın Ortasında İkonik Bir Kule

İstanbul’un Anadolu yakası kıyılarına karşı denize yapılan Kız Kulesi hakkında geçmişten günümüze pek çok hikaye anlatıldı. Yine de bu büyüleyici kulenin gerçek hikayesi tam olarak bilinmiyor ve geçmişi söz konusu olduğunda, çeşitli (ve hüzünlü) efsaneler arasında kaybolabiliyoruz. Üsküdar sahilinden yaklaşık 200 metre uzaklıkta bulunan Kız Kulesi’nin tam olarak ne zaman inşa edildiği bilinmese de mimari tarzı Milattan önce 340 yılı civarındaki dönemle uyumlu gözükmektedir.

Kız Kulesi ile ilgili var olan pek çok garip efsane, onu denizin ortasında bir gizem nesnesine dönüştürdü ve bu yüzden her yıl yüz binlerce turist ve yerli kişilerin akınına uğruyor. Denizin ortasında olması, Kız Kulesi’ni mükemmel bir akşam geçirmek için eşsiz bir yer haline getiriyor. Kız Kulesi, bu ismi almadan önce Leandros ve Damalis olarak anılıyordu. Bizans döneminde ise Arcla deniyordu.

Küllerinden Doğuyor

Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’u fethinden sonra Kız Kulesi yıkılmış ve yerine ahşaptan bir kule yapılmış. Bu ahşap kule de 1700’lü yıllarda çıkan bir yangında hasar almış. Meşhur Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın talimatıyla kule onarılmış.

Kız Kulesi yıllar içerisinde vergi toplama alanı, izleme kulesi ve deniz feneri gibi farklı amaçlarla kullanılmıştır. 1800’lü yıllardaki kolera salgınında da hastane olarak kullanıldığı söyleniyor.

En Ünlü Kız Kulesi Efsanesi

Kız Kulesi ile ilgili en bilinen efsaneye gelecek olursak… Bir falcı, dönemin kralına kızının bir yılan sokması sonucu öleceği kehanetinde bulunuyor. Bu kehanet karşısında çılgına dönen kral, korkuya kapılarak kızın izole etmeye karar veriyor. Böylece denizin ortasına küçük bir kule inşa ettiriyor. Bu kulede yaşayan prenses, bir gün ona gelen hediye meyve sepetinden çıkan yılan tarafından ısırılarak ölüyor.

Çok da mutlu bir efsane değil, değil mi?

Bir Başka Efsane

Söylentilere göre Leandros olarak bilinen genç bir adam, kulede yaşayan Hero adlı bir rahibeye aşık olur. Hero, sevgilisini çağırmak için her gece bir ateş yakıyor. Ancak bir gece, ansızın çıkan bir fırtına yangını söndürüyor ve Leandros yolunu kaybederek Boğaz’da boğuluyor. Bu kedere dayanamayan Hero da intihar ediyor.

Evet, Kız Kulesi ile ilgili efsaneler pek de mutlu sonla bitmiyor, fark ettik.

“Atı Alan Üsküdar’ı Geçti”

Bu oldukça ünlü sözün bir Kız Kulesi efsanesinden geldiğini biliyor muydunuz? Meşhur Battal Gazi İstanbul’u kuşatmaya geldiğinde Üsküdar Tekfuru’nun kızına gönlünü kaptırıyor ve tam yedi sene Üsküdar’da kalıyor.

Hem kuşatmadan korkan hem de kızı için endişelenen Üsküdar Tekfuru da kızını ve hazinesini kuleye gönderiyor. Battal Gazi ise küçük bir tekneyle kuleye yanaşarak hem tekfurun kızını hem de hazineleri alarak kıyıya geri dönüyor ve atına atlayarak ortalıktan kayboluyor.   

İşte o meşhur “Atı alan Üsküdar’ı geçti” lafı da bu efsaneden doğmuş.

Günümüzde Kız Kulesi

Kız Kulesi günümüzde Türk yemeklerinin tadına varılacak, eşsiz manzaralı, romantik bir yer olarak oldukça popüler. Kuleye karadan yalnızca 10 dakikada ulaşmak, yemeklerin ve manzaranın tadını çıkarmak ve içerisindeki müzeyi ücret karşılığında gezmek mümkün. Bize sorarsanız, İstanbul’daki bir gününüzde güneşi Kız Kulesi’nde batırmanızı şiddetle tavsiye ederiz. İddia ediyoruz, bu, hayatınızdaki en unutulmaz gün batımlarından biri olacak.

advertisement